Sohbet Girişi
İBB’nin ‘İhalesiz süt dağıtımı, annelere kesik tarife uygulaması ve üniversite öğrencilerine burs verme” gibi konularda keyfi ve hukuka tutarsız davranmasının yanı sıra yetki gaspı da yaptığı da tespit edildi. Bu durum raporlara da yansıdı. Hal böyleyken bir takım basın yayınlama organları İBB’nin kanuna aykırı bu uygulamalarına ilişkin daha önce izin verilmiş ihale ve laf konusu uygulamaların siyasi nedenlerle engellendiği algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
CUMHURBAŞKANI GİBİ HAREKET EDEREK YETKİ GASPI YAPIYOR
‘Annelere bedava ulaşım kartı’ İBB’nin yetki gaspı yaptığı uygulamaların başında geliyor. Öyle oysa, bu uygulama gerçekten mevzuata tutarsız yok fakat burada İBB Başkanı İBB Başkanı 4736 sayılı Kanunun Cumhurbaşkanına verdiği yetkiyi kullanıyor, Cumhurbaşkanı gibi hareket ederek yetki gaspı yapıyor. Konuya ilişkin ulus idarelerinin ürettikleri mülk ve hizmetlerin tarifelerinin belirlenmesi ve farklılaştırılması konusuna ilişkin olarak özel olarak düzenlenen bir kanun da bulunuyor.
“4736 Kanun’un 1’inci maddesinin birinci fıkrasında; belediye ve ast kuruluşların da içinde bulunduğu halk kurum ve kuruluşlarınca üretilen mülk ve hizmet bedellerinde herhangi bir kişi veya kurum lehine kesik veya bedava tarife uygulanamayacağı kayıtlı, altıncı fıkrasında ise birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak birey ya da kurumları saptama etmeye Cumhurbaşkanının yetkili olduğu açıklama edilmiştir” ifadeleri yer alıyor.
Kanun’a göre TBMM her bir ulus idaresi (belediyeler de dahil) kafasına göre iş yapmasın, çeşitlilik arzedecek düzenlemeler merkezden yapılsın diye (evvelden Bakanlar Kurulu idi, şu anda Cumhurbaşkanına) yetki verildi. Dolayısıyla, farklı kullanım yapılacaksa bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile düzenleme yapılması gerekiyor.
İBB konuya ilişkin, “Sayıştay’a sorduk fakat yanıt alamadık” açıklamasında bulunuyor. Burada uyarı edilmesini gereken esas husus ise Sayıştay’ın bir yargı kurumu(duruşma) olduğu gerçeğidir. Yani idarenin süreçlerinin içinde bulunan bir istişare kurumu değildir. O nedenle idarelere bu anlamda bakış veremez. Bu koşul milletlerarası düzenlemelere paralel olarak Sayıştay mevzuatında yer alıyor. Yapılacak işe görüntü belirlemek, sonrasında “kendi kendini denetleme” tehdidini doğurur ancak, bu da denetleme mantığına aykırıdır düşüyor. Kısacası koşul suç işlemeye niyetlenen birisinin mahkemeye artan bir şekilde hakime hafıza danışması olarak özetlenebilir. Burada akıllara gelen başka bir soru ise Türkiye’nin en büyük belediyesinin böyle bir durumda neden hukukçularına danışmadan böyle bir eylemde bulunduklarıdır.
HALK MÜZIĞI SÜT UYGULAMASINDA İHALE YAPILMADI
İBB göre başlatılan Millet Süt uygulamasının kanuna aykırı olduğu rapora yansıdı. İBB durumu siyasi olarak değerlendirse de raporun hiçbir yerinde, belediyenin sosyal destek nedeniyle muhtaç ve yoksullara süt veya paketlenmiş süt dağıtamayacağı ifadesi yer almıyor. Raporda tersine, yardımların gerektirdiği tamamlanmış ve paketlenmiş sütlerin ihale usulleri ile temin edilmesi gerektiği açık açık belirtiliyor. Söz konusunu raporda ücretsiz süt dağıtımı yok, sütün alım şekli eleştiriliyor. Fakat İBB’nin sosyal takviye kapsamında dağıtılmak üzere alınan sütler, mevzuatta belirtildiği üzere üzerinde işlem tamamlanmak üzere alınan bir süt değil, her türlü işlemden geçmiş satışa hazır tamamlanmış ve paketlenmiş sütlerdir. Yani bu süt (paketli süt) her hangi bir üreticiden alınabilir, diğer bir deyişle rekabetin sağlanması gereken ihale usullerinden biriyle alımın yapılması gerekir.
İSTANBUL’DA DAĞITILACAK SÜT İZMİR’DEN ALINDI
İBB açıklamasında; İstanbul’da dağıtılacak sütün ihale yapılmaksızın 8 milyon 835 bin TL+KDV bedelle İzmir’de faaliyet bildiren bir firmadan aldığını duyurmuştu. İBB açıklamada, 4734 sayılı Kamu İhale Kanun’un 3’üncü maddesine göre “tarım ürünü” aldığını belirtiyor fakat niçin ihale yapılmadığı konusunda bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. Eğer İBB ihale açmış olsaydı İzmir’e gitmelerine gerek kalmadan İstanbul’dan fazla sayıda firma ayaklarına kadar gelip ihaleye katılabilirdi. Söz konusu maddeye tarafından; “Gereği işlemek, ölçmek, iyileştirmek ya da satış üzere ilk elden üreticilerden ya da ortaklarından yapılan tarım ya da hayvancılıkla ilgili ürün alımları ile 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca orman köyleri kalkındırma kooperatiflerinden ve köylülerden yapılacak hizmet alımları ihale usullerine ast olmadan aracısız alınabilecektir.”
MARKETTE 3.5 LİRAYA SATILAN SÜT 8 LIRAYA DAĞITILDI
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, İBB’nin litresi 8 lira olan süt dağıttığını açıklamıştı.
İBB’nin litresi 8 liradan aldığı aynı nitelikteki sütün piyasadaki litre fiyatı şöyle:
Birşah Süt Yağlı (1 Litre) 3.50 lira.
Migros Yağlı Süt (1 Litre) 3.60 lira.
İçim Süt Light (1 Litre) 3.95 lira.
Torku Süt Yarım Yağlı (1 Litre) 4.75 lira.
Pınar Süt Yarım Yağlı (1 Litre) 4.75 lira.
İçim Süt Laktozsuz (1 Litre) 5.45 lira.
Pınar Süt Yağlı (1 Litre) 5.95 lira.
İBB’NİN MEVZUATA AYKIRI BURS VERMESİ
İBB’nin ‘Siyasi nedenlerle sosyal hizmetlere engel olunuyor’ algısını oluşturmaya çalıştığı konuların başında yer alan bir öteki başlık ise yükseköğrenim öğrencilerine burs verilmesi geliyor. Ama raporda yükseköğrenim öğrencilerine hangi usul ve esaslar dahilinde kredi-burs verilebileceği açık bir şekilde belirtiliyor. İBB’nin mevzuata yerinde bir yöntemle burs verme imkanı varken, neden ısrarla mevzuata tutarsız davranmaya devam ettiği ise bilinmiyor.
Şöyle oysa, 5102 sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un 2’nci maddesinde;
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt içinde yüksek öğrenim gören ve bu Kanun’a tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirli yöntem ve esaslar dahilinde yeterlikleri ve ihtiyaçları saptama edilen öğrencilere burs-kredi verebileceği,
Millet kurum ve kuruluşlarının Kanun’un birinci fıkrasında belirtilen yükseköğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdî destek adı aşağıda herhangi bir ödeme yapamayacakları,
Söz konusu kurum ve kuruluşların ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini öngördükleri yükseköğrenim öğrencilerini, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bildirecekleri ifade edilmiştir.
Dolayısıyla raporda burs verilmesi yok burs verilmesinin şekli tenkit konusu yapılmış durumda. Oysa burada Anayasa Mahkemesinin K.2008/165 sayılı Kararında bulunan “belediyeler hariç” ifadesi Tüzük’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş bulunduğundan, belediyeler dahil kamu kurumlarınca üniversite öğrencilerine burs ve yarı adlar aşağı aracısız olarak ödeme yapılması imkânı kalmamıştır. Bu durumda, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı özendirme fonu açık havada kalan kurum ve kuruluşlarca bildirilen öğrencilere ödeme yapılabilmesi için bu kurum ve kuruluşlarca zorunlu meblağ, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca belirlenen ödeme tarihinden en geç otuz gün öncesine kadar, Kurum hesabına yatırılması gerekmektedir. Mevzuatında belirli istisnalar açık havada, kredi ve burs hizmetlerinin koordineli bir şekilde tek elden yürütülmesi amaçlanmıştır. Bu konuda da Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu yetkili kılınmıştır. Bu bağlamda, belediyelerin burs vermesinin yok, belediyelerin ilk elden yükseköğrenim öğrencisine burs vermesinin muhtemel olmadığı ifade edilmiştir. İhtiyaç sahibi olarak belirlediği isimleri ve burs parasını YURT-KUR a gönderecek, bu şekilde burs vermiş olacak.
GÜNÜN ÖNEMLİ GELİŞMELERİ
sizlere www.mynetsohbeti.com farkıyla sunulmuştur
Yazar: admin
Görüntüleme: 148 defa
Kategori: Mynet Haber
Yayınlanma Tarihi: 26 Aralık 2020
Türkiye'nin en iyi radyosunu sende hemen dinle.